16 Ağustos 2012 Perşembe

sabahattin ali - kürk mantolu madonna





sabahattin ali'yi severim. kürk mantolu madonna'yı da çok sevdim. daha önce yazarın kuyucaklı yusuf romanını, ses, kağnı, hasan boğuldu hikayelerini okumuştum ve bunları da oldukça beğenmiştim. kürk mantolu madonna romanı uzun süredir merak ettiğim ve okuma listemde olan bir romandı. romanı iki oturuşta soluksuz okudum. sabahttin ali'nin dili oldukça sade, sıcak ve samimi. 

kürk mantolu madonna,  iki karakterin ağzından yazılmış bir roman. ilk bölümümünde adını bilmediğimiz kişi  işsizlik macerasını, topluma karşı artan yalnızlığını dürüstlükle anlatıyor. kahramanımız, yeni girdiği işte tanıştığı oda arkadaşı esrarengiz bir kişilik olan raif efendiyi uzun uzadıya anlattıktan sonra, sözü raif efendinin bir deftere yazmış olduğu anılarına bırakıp sahneden çekilir.

raif efendi, sessiz, gizemli ve bir hayli ketumdur. bu dünyadan bir beklentisi kalmamış gibi davranmaktadır. hiç kimseden bir şey beklememekte ve birilerini beklentiye sokmaktan kaçınmaktadır. bir nevi kendi duvarlarını örmüş ve kendini olan bitenden izole etmiş bir haldedir. ne var ki böyle davranmasının tabii ki bir sebebi vardır. bu sebep de tahmin edilebileceği gibi, almanyada kaldığı sıralarada tanıştığı kürk mantolu madonna'dır.

raif bey ile kürk mantolu madonna maria arasındaki münasebet, her yerde rastlayabileceğimiz sıradan bir münasebet değildir çünkü ikisi de toplum algısına göre normal değillerdir. bu halleriyle de birbirlerine benzemektedirler. ikisi de hayatlarını anlamsız ve gereksiz bulmaktadır. raif kendisini bu hayatta fazlalık görmektedir. bunu da "hayat beni kaybetmekle bir şey kaybetmezdi" sözleriyle dile getirir. madonna maria ise hiçkimseyi sev(e)meme hastalığına duçardır. bugüne kadar karşısına aşık olabileceği bir erkek çıkmamıştır ve işin daha da kötüsü bir erkeğe aşık olabileceğine hiç inanmamaktadır.

raif, maria'yı almanyadayken gezdiği bir resim galerisinde gördüğü bir portreyle -"kürk mantolu madonna" portresiyle- tanımış ve sevmiştir. bu portrede maria kendini çizmiştir. maria, alışık olduğumuz kadın roman kahramanlarına benzemez. açık sözlü, sert ve kat'i kuralları  olan bir kadındır. raif'i de ilk başlarda sevmez ve bunu raif'e hiç çekinmeden söyler. raif ne kadar ketum ve çekingense, maria o kadar açıksözlü ve girişkendir. maria'nın da dediği gibi raif kadın gibi, kendisi de erkek gibidir. bu ilişki de roller yer değiştirmiştir.

kürk mantolu madonna bir aşk hikayesidir. aşk'ı sabahattin ali'nin kaleminden okumak harikulade. zaman zaman satırların nefesimi kestiğini bazı zamanlar da  soluğumun hızlandığını hissetttim. herşeyin anlamsızlaştığı günümüz hayatında takdir edersiniz ki bunlar mücevher kıymetindeki hisler. sabahattin ali'nin okumadığım tek romanı olan "içimizdeki şeytanı" da  ilerleyen zamanlarda bu sayfada yazmaya çalışacağım.

romandan aklımda kalan bir kaç satır :
*dibinde ejderha yaşadığı bilinen bir kuyuya inecek bir kahraman bulmak, muhakkak ki, dibinde ne olduğu hiç bilinmeyen bir kuyuya inmek cesaretini gösterecek bir insan bulmaktan daha kolaydır.
*oda arkadaşımı gizlice tetkik etmek, kaçamak bakışlarla hakkında ilk -ve tabii yanlış- kanatler edinmek istiyordum.
*niçin insan dedikleri mahluku anlaşılması ve hakkında hüküm verilmesi en kolay şeylerden biri zannediyoruz. niçin ilk defa gördüğümüz bir peynirin evsafı hakkında söz söylemekten kaçındığımız halde ilk rast geldiğimiz insan hakkında son kararımızı verip gönül rahatıyla öteye geçiveriyoruz.
*bir kadın herhangi bir şekilde hoşuma gidince ilk yaptığım iş ondan kaçmak olurdu.
*hayatta yalnız kalmanın esas olduğunu hala kabul edemiyor musunuz? bütün yakınlaşmalar, bütün birleşmeler yalancıdır. insanlar ancak muayyen bir hadde kadar bibirlerine sokulabilirler.
* bu haliyle hepimiz acınmaya layıkız. ama kendimize acımalıyız. başkasına merhamet etmek ondan daha kuvvetli olduğumuzu zannetmektir.
*ömrümüzü senelere ayırmak insanların uydurmasıdır. insan ömrü doğumdan ölüme kadar uzanan tek bir yoldan ibarettir ve bunun üzerinden yapılan her taksimat sun'idir.
*demek insanlar birbirine ancak muayyen bir hadde kadar yaklaşabiliyorlar ve ondan sonra daha fazla sokulmak için atttıkları her adım daha çok uzaklaştırıyor.
* maria ! benim kürk mantolu madonnam.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder