18 Mart 2013 Pazartesi

oğuz atay- korkuyu beklerken


korkuyu beklerken, romancı özelliğiyle tanınan oğuz atay'ın sekiz hikayeden oluşan öykü kitabıdır. daha önce atay'ın tutunamayanlar'ını, tehlikeli oyunlar'ını ve bir bilim adamının romanı'nı okumuştum. uzun süredir romanda harikalar yaratan oğuz atay'ın hikayede neler yapabileceğini merak ediyordum doğrusu. kitabı elime alırken bu heyecan ve merakla okumaya başladım.

oğuz atay, roman türünde olduğu gibi hikaye türünde de oldukça başarılı. bana göre atay'ın hikayeciliği özgün ve kendine has. romanda olduğu gibi öykülerinde de şahıs kadrosunun tipolojisi benzerlikler gösterir. bu kahramanlar; gerçi bunlar kahraman sayılmazlar. bunlar tam tersi kaybedenler ve tutunamayanlar'dır. hayatla sorunları olan, başarısız ve toplumla çatışma halinde olan kişilerin hikayelerini anlatır, atay. bu yönüyle atay'ın hikayeleri romanıyla benzer özellikler taşır. hikayeleri okurken; bunları ancak oğuz atay yazardı diyorsunuz zaten.

hikayelerinden kısaca bahsedecek olursak;
beyaz mantolu adam hikayesi isim olarak hepimize "kürk mantolu madonna"yı anımsatır. sabahattin ali, kürk mantolu madonna'yı 1943'te yazmıştır, oğuz atay ise 1975' te. dolayısıyla atay'ın esinlenme, atıf veya göndermede bulunmuş olma ihtimali var. beyaz mantolu adam hikayesinde, toplum tarafından hiç anlaşıl(a)mayan bir adamın hikayesi anlatılır. hikaye boyunca adam hiç konuşmaz. konuşabildiğinden bile emin değilizdir. topluma yabancılaşma ve toplum tarafından ötekileştirilme hikayenin kıssadan hisselerindendir.

unutulan hikayesinde, tavan arasında eski eşyalarını kurcalarken, eski sevgilisinin cesedini bulan bir kadının hikayesi anlatılır. hikaye oldukça orijinal olduğu gibi, bir o kadar da psikanalitik okumalara açık bir hikayedir.

kitaba ismini veren korkuyu beklerken, gizli bir tarikat tarafından mektupla evden çıkmaması için tehdit edilen bir adamın kendini eve kapatma hikayesidir. mektupta eğer evden çıkarsa adamın öldürüleceği yazmaktadır.

bir mektup hikayesinde, emrinde çalıştığı patronuna, amirine mektup yazan bir adamın hikayesi anlatılır. mektup gel-gitleri olan ve oldukça samimi bir dille yazılmış bir mektuptur.

ne evet ne hayır, sevdiği kıza çıkma teklif eden bir adamın mütemadiyen aldığı "ne evet ne hayır"cevabının hikayesidir. adamımız bu cevaplar karşısında yılmamakta  ve  teklifinde ısrar etmektedir.

tahta at, truva atından esinlenen tahta at heykelinin şehre dikilecek olması ve bundan rahatsızlık duyan bir adam ve avanesinin truva atına olan suikast saldırları hikaye edilmektedir. hikaye okuyucunun tahminde zorlanacağı sürpriz bir sonla bitmektedir.

babama mektup, türk hikayeciliğinde gelecek yıllarda önemli bir teşkil edecek bir hikayedir. babasının ölümü sonrasında babasına samimi itiraflardan oluşan bir mektup yazan oğulun hikayesidir. sanırım aynı zamanda oğuz atay'ın babasına olan mektubudur. zira, mektupta anlatılan babanın hayat hikayesiyle atay'ın babasının hayatları büyük bir benzerlik gösterir. böyle olması hikayeyi daha da değerli kılmaktadır. hikaye atay'ın babasıyla olan hesaplaşması şeklinde de okunabilir.

demiryolu hikayecileri- bir rüya, geçimlerini demiryolu istasyonunda duran trenlerdeki yolculara yazdıkları günlük hikayelerden kazanan demiryolu hikayecilerinin  hikayesidir. atay'ın diğer hikayelerinde olduğu gibi bu hikayede de fikir oldukça orijinaldir. bu istasyondaki demiryolu hikayecilerinin hikayelerinin eskimemesi yani üzerlerinden gün geçmemesi oldukça önemlidir.

oğuz atay romanda olduğu gibi hikayede de oldukça iddialı. hikayeleri nev'i şahsına münhasır. atay'ın hikaye türünde başka ürün vermemesi ise bizim okur olarak şanssızlığımız olsa gerek.