7 Kasım 2012 Çarşamba

ahmet hamdi tanpınar - mahur beste


ahmet hamdi tanpınar'ın mahur beste'si, büyük bir zevkle ve zaman zaman kahkahalar eşliğinde okuduğum bir roman oldu. tanpınar'da inanılmaz bir mizah yeteneği var. nedense oğuz atay'a benzettim bu yönüyle. ikisinde  de kıvrak bir zeka ve eğlenceli bir anlatım var.

mahur beste, behçet bey'i ve hayatı etrafında oluşan kimlikleri, olayları anlatan bir romandır. roman, hakim bakış açısı anlatım tekniği ile yazılmıştır. yani olaylar bizzat yazarın ağzından anlatılmakta. olayın anlatıldığı zaman dilimi olarak ikinci abdülhamit, istibdat dönemi seçilmiştir. romanın kahraman kadrosu olarak; behçet'in babası, güçlü karakter yapısıyla ismail molla, kayın babası, muhteris ve dedikoducu kimliğiyle ata molla ve behçet'in güzelliği ve alımıyla kendine fazla gelen karısı atiye hanım sayılabilir.

mahur beste, olay örgülerinden ziyade karakter tahlilleriyle ön plana çıkan bir roman. tanpınar'ın gözlemleri ve incelikli karakter tahlilleri okunmaya değer. romandaki karakterler kurmaca karakterler olmaktan çok, hayattan alınmış kanlı, canlı karakterler. bu yönüyle  sahiciler. mahur beste'yi okuduğumuzda bu karakterlerin aslında sokakta her an rastlayabileceğimiz, tanıdığımız kişiler olduğu fark edilebilir.

behçet'in doğuştan zayıf, çelimsiz, ihtirassız oluşu tanpınar tasvirleriyle okunmaya değer. babası ismail molla'nın güçlü ve baskın kişiliği nedeniyle oğlunu sevmemesi ve sonraları oğlunu böyle kabul edip ona acıması, eşsiz bir anlatıma sahip. behçet'in karısı atiye'yi kendisine fazla görmesi, onun karşısında komplekse girmesi ve kendini küçük görmesi iç burkucu. atiye'nin iyi bir evlilik yapması için bütün özelliklere sahipken, kendisini behçet'le yatak odasında bulduğu düğün gecesi sahnesi unutulmayacak olan roman sahnelerinden biri.

romandaki mizah unsurları ince bir zeka ürünü. müthiş ironik. mesela aklıma ilk gelen, çok güldüğüm diyaloglardan biri: kalfalar ismail molla'ya oğlu behçet'in ne kadar terbiyeli ve utangaç olduğunu anlatırlar. derler ki ; bütün beyoğlu kadınları behçet'in önünde soyunsa behçet başını önüne eğer ve hiçbirine bakmaz. bunun üzerine ismail molla sinir krizi geçirerek: eğer gerçekten öyleyse, allah sizin de onun da belasını versin.

ironik ve mizahi bir diğer anlatım: ata molla satranç sever biri olarak satrançtan anladığını söyleyen bir köle alır konağa. ne var ki aldığı köleye muntazam olarak yenilmektir. iki yıl geçtikten sonra ata molla ölür. damatlardan biri ölümünden köleyi sorumlu tutar. köleye satrançta haddini bildirmek için onu kendi konağına  alır ve kayın pederiyle aynı akıbeti paylaşır: satrançta köleye muntazam olarak yenilmek.

mahur beste, tanzimat dönemini konu alır. modernleşme çabaları, batıyı taklitten öteye geçmez. bununla ilgili roman karakterlerinden sabri hoca'nın yerinde bir tespiti vardır: "bizler batılılaşmayı üzerimizdeki gömleği çıkarmak sanıyoruz. ne var ki gömlekleri çıkardıkça bunun yetmeyeceğini anlamıyoruz. önemli olan dıştaki gömleği çıkarmak değil, içimizdekileri değiştirmeye çalışmaktır." minvalindeki sözleriyle osmanlı batlılaşmasının sathiliğine vurgu yapılmıştır.

romanda mahur beste'nin bestekarının talat bey olduğu yazılı. mahur beste'nin acıklı bir öyküsü vardır. bestekar talat bey'in çok sevdiği genç karısı bir arap subayıyla kaçmıştır. ayrılık acısına dayanamayan talat bey mahur beste'yi bitirdiği gün trajik bir haber alır; karısı ölmüştür.

mahur beste demişken attila ilhan'ın darağacında can veren üç yiğit (deniz gezmiş, hüseyin inan, yusuf arslan) için yazdığı ve rahmetli ahmet kaya'nın da muhteşem yorumladığı mahur beste'yi anmamak olmaz. roman bittiğinde dinlenmesi tavsiye olunur.


                          mahur beste
Şenlik dağıldı, bir acı yel kaldı bahçede, yalnız 
O mahur beste çalar, Müjgan'la ben ağlaşırız. 
Gitti dostlar, şölen bitti, ne eski heyecan, ne hız
Yalnız kederli yalnızlığımızda sıralı sırasız,
O mahur beste çalar, Müjgan'la ben ağlaşırız.


Bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı.

Güneşten ışık yontarlardı, sert adamlardı.
Hoyrattı gülüşleri, aydınlığı çalkalardı. 
Gittiler, akşam olmadan ortalık karardı. 


Bitmez sazların özlemi, daha sonra daha sonra.

Sonranın bilinmezliği bir boyut katar ki onlara
Simsiyah bir teselli olur belki kalanlara
Geceler uzar hazırlık sonbahara.
                                          attila ilhan.


son söz olarak; 

tanpınar, romanı büyük bestekar ve aynı zamanda mahur beste'nin de bestekarı olan eyyübi bekir ağa'ya ithaf eder.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder